Ekonomide seçim sonrası fatura yükseldi
Türkiye, 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine giderken, seçimlere kadar mevcut ekonomi politikalarında herhangi bir değişiklik beklenmiyor. Ancak 14 Mayıs’tan sonra iktidara gelenin faturasının ağır olacağını söyleyen uzmanlara göre, AKP’nin 2018’den sonra uyguladığı ekonomi politikalarının yol açtığı tahribatın düzeltilmesi yıllar alabilir.
Bütçe, dış ticaret ve enflasyonda tablo kötü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kasım 2021’de açıkladığı ‘Yeni Ekonomi Modeli’ ile uygulamaya konulan düşük faiz-yüksek kur politikaları, son 1,5 yılda Türkiye ekonomisine ağır bir yük getirdi. Bütçe ve dış ticaret açığında tarihi rekorlar kırılırken, hükümetin seçime kadar tek haneye indirmeyi taahhüt ettiği yıllık enflasyon resmi rakamlara göre hâlâ yüzde 50’nin üzerinde.
Enflasyonda Avrupa Birliği (AB) ve OECD ülkeleri arasında birinci, G-20 ülkeleri arasında Arjantin’den sonra ikinci sırada yer alan Türkiye’yi, gıda enflasyonunda Lübnan, Zimbabve, Arjantin ve İran takip ediyor. Dünya Bankası. Ligde beşinci sırada yer almaktadır.
Dolardaki yükselişi durdurmak için ortaya atılan Döviz Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının Hazine ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) maliyeti 180 milyar TL’ye ulaşırken, Türkiye’nin brüt dış borcu stoku tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 459 milyar dolara ulaştı. . 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin yol açtığı hasarın 100 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor.
Şimdi ise Türk finans piyasasında gözler 14 Mayıs akşamı yapılacak sandık sonucuna çevrildi.
Seçim sonrası oluşacak piyasa ortamına göre durum değerlendirmesi yapmak isteyen yatırımcılar olası senaryoları merak ediyor. Seçim sonrası KKM uygulamasının uzatılıp uzatılmayacağı, kur ve borsada olası dalgalanmalar tartışılıyor.
“Seçim sonrası için belirsizlik var”
Seçime kadar ve sonrasına ekonomide yaşanabilecek olası gelişmeleri DW Türkçe’de değerlendiren İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 27 Nisan’daki toplantısından yeni bir faiz indirimi beklemediklerini belirterek, seçim öncesi son faiz kararı ne zaman açıklanacak.
“Bu nedenle seçime kadar olan süreçte para politikalarında herhangi bir değişiklik veya değişiklik öngörmüyoruz. Seçimden sonra KKM’den çok kolay vazgeçilebileceğini düşünmüyorum. Şu anda ekonomi politikalarına ilişkin bir belirsizlik var, hayır.” Seçimden sonra kimin geldiği önemli” dedi Özer.
“Yeni iktidara ilk soru KKM olacak”
KKM’lerin geleceğinin özellikle ekonomiye yarattığı yük açısından piyasa oyuncuları için değerli bir tartışma konusu olduğunu anlatan Özer, seçilmiş hükümete ilk sorulacak sorulardan birinin “Yüklemeye devam edecek mi?” KKM’nin getirdiği yük?” vurgulayacaktır.
Özer, “Hükümet değişirse KKM kademeli olarak kaldırılacak ama bu süreç daha uzun sürebilir. Mevcut politikalar şok etkisi ile birdenbire değiştirilemez. Yani Ortodoks siyasete geçiş ani değil, ani olacak” diyor. her şeyden önce adım adım olacak ve değerli olan beklentilere yön verecek bir telaffuzdur.”
14 Mayıs yaklaşırken siyaset dünyasında gerilim ve polemikler artıyor. ABD ve AB’de yaşanan hızlı kararlarla etkisi azalan bankacılık krizi ve büyük merkez bankalarının faiz artışlarındaki kararlı duruşu ABD Dolarını güçlendiren bir etki yaratırken, Türkiye ekonomisine yönelik beklentiler Türk Lirası’nın sürekli değer kaybettiği, değer kaybetmeye devam ediyor.
“Döviz Piyasası Riskleri”
Son olarak, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global, Türkiye’nin kredi notunu teyit etti ve görünümünü aşağı yönlü revize etti. S&P Global’den yapılan açıklamaya göre Türkiye’nin uzun vadeli kredi notu “B” olarak teyit edildi; Türkiye’nin kredi notunun görünümü ‘durağan’dan ‘negatif’e indirildi.
Açıklamada, olumsuz görünümün Türkiye’nin kredibilitesine yönelik “savunulamaz” olarak değerlendirdikleri nakit, mali ve ekonomik politika ortamlarından kaynaklanan riskleri yansıttığı kaydedildi. S&P Global’in dolar/TL beklentisi bu yıl sonunda 24 TL, gelecek yıl sonunda ise 27 TL idi.
Fitch Ratings EMEA Kıdemli Direktörü Erich Arispe, bir web seminerinde Türkiye’de seçimden sonra yeni hükümetin gündemindeki ilk maddenin döviz piyasası riskleri olacağını söyledi.
Uluslararası yatırımcıların ilgisi de arttı
DW Türkçe’ye konuşan ekonomist Güldem Atabay’a göre, sadece yerli değil, uluslararası piyasa oyuncularının da gözü kulağı 14 Mayıs seçimlerinde.
Uluslararası finans kuruluşlarının son dönemde Türkiye ekonomisine ilişkin açıklama ve raporlarında artış yaşandığına işaret eden Atabay, “Son yıllarda Türkiye ile ilgili herhangi bir rapor yazılmazken son dönemde Türkiye ekonomisine ilişkin senaryolar yazılmaya başlandı. Yatırımcı ilgisi ve merakı nedeniyle yazılmasının doğru olup olmadığı tartışılıyor” diyor.
Atabay’ın işaret ettiği gibi son dönemde aralarında Goldman Sachs, Standard Chartered ve Wells Fargo’nun da bulunduğu uluslararası finans kuruluşları Türkiye’deki seçimlere ilişkin farklı senaryolar içeren raporlar yayınladılar.
Döviz kurunda ‘ikinci tur’
14 Mayıs ile birlikte piyasalarda en çok merak edilen konulardan biri de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura çıkıp çıkmayacağı. Zira Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda tamamlanmazsa ikinci tura kadar geçecek sürede döviz piyasasında ciddi bir yükseliş bekleniyor.
Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu ekonomist Murat Sağman, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa ve bu arada Millet İttifakı meclis çoğunluğunu kazanırsa, TCMB kura müdahale etmeyi bırakabilir ve orada Dolar kurunda ciddi bir yükseliş olabilir.”
“2023’ün ikinci yarısında ekonomi küçülebilir”
Muhalefetin birinci tipte hem Cumhurbaşkanlığı’nı hem de meclis çoğunluğunu kazanması durumunda kurda bir miktar yükseliş olacağını belirten Murat Sağman, “Ancak bir süre sonra dolar kuru yön değiştirecek söylemleriyle istikrar kazanıyor. Aynı zamanda Merkez Bankası’nın da hatırı için ortodoks politikalara yöneldiğini dile getiren Gül, “Önemli bir faiz artışı olmasını bekleyebiliriz. Ancak bu durum 2023’ün ikinci yarısında sakinlik yaratacağı için ekonomide bir daralma olabilir” dedi.
“Gelen faturayı ödeyecek”
Erdoğan ve AKP yeniden sandıktan çıkarsa mevcut politikaların devam etmesiyle dolar kuru ve enflasyonun “dayanılmaz” bir noktaya gelebileceğinin altını çizen Sağman, son dönemde doların çok düşmesini beklemediğini belirtiyor. Kısa sürede sandıktan ne sonuç çıkarsa çıksın.
Sağman görüşlerini şöyle dile getirdi: “Seçimden sonra kim gelirse gelsin, faturasını seçime kadar uygulanan politikalar ödeyecek. Çünkü seçime yönelik bütçe harcamaları enflasyonu artırıyor. Cari açık aslında çok kötü. Onun için kim gelirse gelsin mecbur. Bu faturayı ödeyin, bu Türkiye ekonomisinde küçülme demektir’ diye konuşuyor.
Mani olmadan DW Türkçe’ye nasıl ulaşabilirim?